Hayatınızda hiç düşündünüz mü, her şey şimdikinden daha farklı olsaydı nasıl olurdu diye?
Aslında pek çok kişinin bu sorunun cevabını bilmediğini düşünüyorum. Bizlere sunulmuş eğitim sistemi düşünmeyen, hayal etmeye inanmayan bireyler yarattığı için pek çoğumuz bundan uzakta değil miyiz?
Düşünmekten kastım tabiî ki de günlük konuları düşünmek değil, hayatı en güzel haliyle düşünmek, belki de hayallere de yer açmak hatta istemek cesurca.
İstemek demişken, istemenin de altında yatan o kadar çok korku var ki, isterim olmaz o zaman hayal kırıklığına uğrarım düşüncesi ile gelen başarısızlık korkusu, hayal kırıklığına uğrama korkusu ve hatta başarılı olursam diye gelen değişim korkusu. Dört bir yan korkularla çevrilmiş gibi… Ama bu yazı da sizin içinizi karartma gibi bir niyetim yok, şimdilik bu sadece bu paragrafa özel olsun.
Değişim alanına girmek için öncelikle hayatınıza bazı konuların iyi gitmediğini görmek, anlamak ve kabul etmek gerekiyor. Her şey kötüye giderken siz kendinize çevrenize her şey mükemmel diyor ve o şekilde davranıyorsanız baştan kendinizi kandırıyorsunuz demektir. Yaşam akışı içinde aslında fark etmeyiz bile, o akışta o kadar normal gelir ki sorunlu alanlar. İşte ilk olarak buraya bakmalı, fark etmeli ve kabul noktasına geçmeli, kabul noktası nedir, evet yaşamımda bir sorun var, bunu görüyorum ve anlıyorum noktasıdır.
En önemli olan her zaman anlıyorum noktasına gelebilmiş olmak, kabule geçmek,
Sonraki aşamada yaralı alanı mantıken nasıl daha iyi hale getirebilirim? Sorusu üzerinde durulmalı. Her şey kontrolünüz dışında mı gelişiyor yoksa kontrol alanınız içinde mi?
Eğer kontrol alanınız dışındaysa, kontrolünüz dışında aksilikler yaşıyorsanız çözümü bilinçaltındaki kontrol edilemeyen duyguların dönüştürülmesi ile ilgilidir. Ama tavsiyem öncelikle mantıken yapmanız gereken düzeltmeleri yapmanızdır ve böyle bir durum yaşıyorsanız zaten kaynak noktasını da size göstermiştir.
Mesela çok çalışıyorsunuz ve hatta kazancınızda güzel ama sürekli kazandığınız başka yerlere gidiyor sürekli para kaybediyorsunuz, oysa bu duruma koyduğunuz enerji, emek çok yüksek ve hiçbir şekilde böyle olmamalı diye düşünüyorsanız bu durum kontrolünüz dışındadır ve elinizden geleni yapıyor olmanıza rağmen bilinçaltında paraya koymuş olduğunuz anlamları bilinç üstünüzde yaşıyorsunuzdur.
O nedenle bilinçaltında yapmış olduğumuz çalışmalar kişinin hayatının değiştirmekte çünkü gizem ve sır orada yatıyor, değişimin ana noktası orada bulunmakta.
Buraya kadar size nasıl fark edebileceğinizi ve hatta değişime dair küçük tüyoları da paylaştım ama en önemli kısım olan aşmanız gereken en tatlı ve değişmesi zor kısım ürkütücü kısımdan bahsetmedim sanırım. O kısım ‘güvenli alan’ olarak tanımlanıyor. Hayatınızda fark ettiniz, gördünüz, kabule geçtiniz, mantığınız ile elinizden geleni yaptınız ama gerisi gelmiyorsa siz güvenli alan da kalmayı seçiyorsunuz demektir.
Evet, ortada bir sorun var ama bu sorun benim sorunum, onu tanıyorum ve hatta onu seviyorum, onunla iyiyiz, o sorun değişirse ne olacak bunu bilmiyorum. Mesela evlisiniz, pek de iyi gitmeyen bir evliliğiniz var ve hatta mutsuzsunuz ama değişirse ne olacak bilmiyorum, yeni hayat beni korkutuyor, ne yapabilirim ki sorular dönüyorsa kafanızda güvenli alanın sıcaklığı sizi sarmış demektir.
Güvenli alan yeni olandan korkudur, bilinmeyene geçişteki korkuların devreye girmesidir, oysa destek aldığınız taktirde o korkularda zaman değişecektir. Ama bunun için kendinizi bırakabilmeniz gerekir.
İşte, hayatım değişirse ne olur diye sorun kendinize, daha iyisi nasıl olur, nasıl daha mutlu olurum, değişim nasıl olur diye sorun kendinize. Sormaktan çekinmeyin, düşünmekten çekinmeyin, kendinizden çekinmeyin, çünkü düşünmek yüzleşmenin ilk adımıdır, kendiniz ile bir olmanın ilk adımıdır. Ve korkuların en ağır olanlarından biri de kendinle yüzleşmek ve gerçeklerle yüzleşmektir. Oysa hayat değişim olduğu sürece döner, evren size değişim ve hareket olduğu sürece sunar, hayat o zaman size hayatı sunar, kendini gösterir ve deneyimler size hayatı ve sizi öğretir, bu en çok korkulandır. Korkuysa en gizli sırrımızdır, bazen de en sevdiğimiz.
Sağlıklı, değişim ve dönüşüm dolu günler dilerim.
Sevgilerle,
Doğa Gülay Cırban.
Regresyon ve İlişki Danışmanı
www.dogagulaycirban.com