15 Temmuz 2016’da Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) anayasal düzeni ortadan kaldırmaya yönelik gerçekleştirdiği hain darbe girişimi, milletimizin verdiği kahramanca mücadele; milletvekillerinin bombalar altındaki cesur duruşu ve tüm siyasi partilerin demokrasiden yana aldıkları tavır sayesinde amacına ulaşamamıştır, başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

Tarihimizde ilk kez Türkiye Millet Meclisi doğrudan hedef alınarak milletin egemenliğine kastedilmek istenmiştir.

Sokaklarda canı pahasına teröristlere direnen, tanklara karşı koyan vatandaşlarımız, Yüce Meclis’imizin çatısı altında toplanarak parlamenter sisteme ve demokrasimize sahip çıkan milletvekillerimiz bu demokrasi destanının asıl kahramanlarıdır.

Fethullahçı Terör Örgütü, sadece 15 Temmuz’dan ibaret olmayan, özellikle AK Parti hükümetleri döneminde yargıya, güvenlik güçlerine, bakanlıklara ve hemen hemen tüm kamu kurumlarına yerleşen, tıpkı devleti içten içe saran bir hastalık gibidir.

Dönemin Başbakan’ının "Ne istediniz de vermedik” itirafı da FETÖ’cülerin devlet içinde palazlanmasına destek veren ve onlarla iş birliği kuran bir siyasi ayağın varlığına işaret etmektedir.

FETÖ’cülerin yargı kumpaslarına destek verip, Ergenekon ve Balyoz davalarında olduğu gibi “bu davaların savcısı benim” diyenler FETÖ’nün büyük günahlarının ortakları olmuştur.

Bugün, binlerce masum insanı işsiz bırakarak, hapse atarak, FETÖ’cü diye fişleyerek bu büyük günahların hesabı kapatılamaz.

Başta, 15 Temmuz darbe girişimi sürecine sebep olan eli silah tutan vatan hainleri olmak üzere, FETÖ’ye kontrolsüz güç sağlayan, büyümesine destek veren ve devlet yönetimine ortak eden siyasilerden de yargı önünde hesap sorulmalıdır.

Ayrıca iktidar temsilcileri ve devleti yönetenler 15 Temmuz hadisesinden ve FETÖ örneğinden büyük dersler alarak tarikat, vakıf ve benzeri yapılara devleti teslim etmemeli; Atatürk devrimlerinin ve laikliğin kıymetini anlamalı ve görevlendirmelerde liyakati ve vatanseverliği esas almalıdır.

15 Temmuzların bir daha yaşanmaması için demokrasiden, Mustafa Kemal Atatürk'ün ışıklı yolundan ve devrimlerinden ayrılmayarak Cumhuriyet’in temel ilkelerine bağlı kalınmalıdır.

Bununla birlikte karanlıklar aydınlatılmalı, FETÖ’nün siyasi ayağı yargılanmalı ve 15 Temmuz sonrası yaşanan mağduriyetler giderilmelidir.

15 Temmuz demokrasi zaferimizin 3. yılında milletin egemenliğini ve Yüce Meclis’imizi hedef alan hain darbe girişimini lanetliyor; askeri ve sivil tüm darbelere karşı olduğumuzu bir kez daha ifade ediyorum. Darbe girişimine direnerek vatanımız, bayrağımız ve demokrasimiz uğruna canını ortaya koyan kahraman şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyor; gazilerimize de minnet duygularımızla sağlıklı ömürler diliyorum.